105- Ebu Zer el-Gifari
106- Ebu Zeyd el-Ensari (Amr b. Ahtab)
105- Ebu Zer el-Gifari
1. Ebu Zer
- - (-)
26895 (1)- Abdullah b.
Samit der ki: Ebu Zer hikayesini bana şöyle anlattı: Ben, kardeşim Uneys ve
annem haram ayı helal kılan kabilemiz Gifar'dan ayrılıp yola koyulduk.
Yolculuğumuz sırasında varlıklı ve saygın biri olan bir dayımızın yanında
misafir olduk. Dayımız bize ikramlarda bulundu ve en güzel bir şekilde
ağırladı. Ancak dayımın akrabaları bizi kıskandı ve ona: "Sen evden
çıktığında Uneys ailenin yanına giriyor" dediler. Dayım yanımıza gelince
de ona söylenen şeyi bize aktardı. Ben: "Daha önce bize yapmış olduğun
iyilikleri berbat ettin! Bundan sonra artık bir arada olamayız!" dedim ve
develerimizi yanaştırıp ayrılmak üzere bindik. Dayırmz da elbisesine sarındı ve
ağlamaya başladı.
Yola devam ettik ve
nihayet Mekke'nin kenarında konakladık. Kardeşim Uneys biriyle, bizim
develerimizin iki katı bir miktara şiirle övi..i.nme yarışına girdi. Hakem
olarak bir kahine gittiklerinde kahin kardeşim Uneys'i daha üstün buldu. Bu
şekilde Uneys bizim develerimizin sayıca iki katıyla yanımıza geldi. Yeğenim!
Ben, Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) henüz görüşmeden üç yıl
öncesinden namaz kılmaya başladım." Ona: "Kim için namaz
kılıyordun?" diye sorduğumda: "Allah'a" karşılığını verdi. Ona:
"Peki namazda ne
tarafa doğru yöneliyordun?" diye sorduğumda: "Allah beni ne tarafa
doğru yönlendirdiyse o tarafa doğru döndüm.
Uneys: "Mekke'de
bir işim var, gelene kadar yerime mukayyet ol" dedi ve Mekke'ye doğru yola
çıktı. Mekke'ye vardıktan sonra gecikmeli de olsa geri yanımıza geldi. Ona:
"Neden geciktin?" diye sorduğumda, bana:
"Mekke'de senin
dininde olan bir adamla karşılaştı m. Allah'ın kendisini elçi olarak gönderdiğini
söylüyor" dedi. "İnsanlar onun hakkında ne diyor?" diye
sorduğumda, Uneys: "Şair, kahin, sihirbaz" diyorlar" dedi. Ancak
Uneys de şair biri olduğu için: "Ben kahinlerin sözlerini duydum, onun
söyledikleri bunların sözlerine benzemiyor. Söylediklerini şairlerin sözleriyle
karşılaştırdım. Bu
karşılaştırmayı yaptıktan sonra artık onun sözlerine kimse şiir diyemez!
Vallahi o doğru, insanlarsa yalan söylüyor!" diye ekledi.
Ona: "Yerime
mukayyet olsan da ben de gidip baksam olur mu?" dediğimde: "Olur, ama
Mekkelilere karşı dikkatli ol! Zira ondan hiç hoşlanmıyor, öfke
duyuyorlar" karşılığını verdi. Bunun üzerine Mekke'ye geldim. Kendi
halinde, zayıf gördüğüm bir adama: "Şu dininden çıktığını (=Sabil)
söylediğiniz şahıs nerede?" diye sorduğumda adam diğerlerine beni
gösterdi. Mekke sakinleri üzerime geldiler ve bayılana kadar tezeklerle ve
kemiklerle bana vurmaya başladılar. Kendime gelip ayağa kalktığımda kırmızı bir
putu andırıyordum. Zemzem kuyusuna gelip üzerimdeki kanları yıkadım ve su
içtim. Sonra Kabe ile örtüsü arasına girip saklandım. Yeğenim! Bu şekilde
gecesi ve gündüzüyle otuz gün orada kaldım. Zemzem suyundan başka yiyecek bir
şeyim de yoktu. Buna rağmen şişmanlayıp göbek bile bağladım. Oradayken hiç
açlık hissetmedim.
Aydınlık ve mehtaplı bir
gecede Allah sanki Mekke ahalisine uyku gönderınişti ve iki kadından başka da
tavaf eden yoktu. Bu iki kadının biri İsaf adlı puta, diğeri de Naile adlı puta
dua ediyordu. Tavafları sırasında yanımdan geçerlerken (dua ettikleri putları
kastederek) onlara: "Bari birini diğeriyle evlendirin!" dedim. Ancak
dualarına devam ettiler. Tavaf sırasında tekrar yanımdan geçtiklerinde onlara
açık bir şekilde: "Bunlar işe yaramayan odundan öte değiller"
dediğimde ise bağrışarak oradan uzaklaşmaya ve: "Keşke erkeklerimizden
biri burada olsaydı!" demeye başladılar.
Uzaklaşırlarken üst
taraflardan Kabe'ye doğru inen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu
Bekr'le karşılaştılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Neyiniz
var?'' diye sorunca, kadınlar: "Kabe'nin örtülerinin altında bir sabii
var!" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Peki size ne
dedi?'' diye sorunca, kadınlar: "Bize ağız dolusu çirkin laflar etti"
dediler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr ile gelip
Hacer-i Esved'i selamladı ve Kabe'yi tavaf edip namaz kıldı. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yanına varıp selam verdim. Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) İslami bir selamla selamlayan ilk kişi benim! Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): 'Allah'ın selamı ve rahmeti senin de üzerine olsun"
diyerek selamımı aldı. Sonra bana: "Sen kimsin?" diye sordu. Ben:
"Gifarlı biriyim" dediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
elini kaldırıp parmaklarını alnına götürdü. İçimden: "Ginhlı olmamdan
hoşlanmadı galiba" dedim. Yanaşıp elini tutmak istedim, ancak arkadaşı
bana izin vermedi, zira onu benden daha iyi tanıyordu.
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ne zamandan beri buradasm?" diye sordu.
"Gecesi ve gündüzüyle otuz gündür buradayım" dedim. ''Sana kim yemek
veriyordu?" diye sorunca, ben: "Zemzem suyundan başka bir yemeğim
yoktu. Zemzem suyuyla şişmanladım, hatta göbek bağladım ve hiç açlık
hissetmedim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zemzem
suyu mübarek bir sudur ve doyurucu bir yemektir de'' buyurdu.
Ebu Bekr: "Ey
Allah'ın Resulü! İzin ver de bu
Sonrasında kardeşim
Uneys'in yanına döndüm. Uneys bana: "Ne yaptın?" diye sorunca, ona:
"Müslüman olup Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tasdik ettim,
yaptığım bu!" karşılığını verdim. Uneys de: "Ben de senin dinine
karşı çıkacak değilim, ben de Müslüman oldum ve onu tasdik ettim" dedi.
Sonra annemizin yanına gelip ona da durumu anlattık. Annemiz: "Ben de
sizin dininize karşı çıkacak değilim, ben de Müslüman oldum ve onu tasdik
ettim" dedi.
Sonra yola koyulup
kabilemiz Gifar'a geldik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) henüz
Medine'ye hicret etmeden kabilemizden bazıları müslüman oldu. Bazıları da:
"Şayet kardeşlerimiz (Medine'ye) gelirse Müslüman oluruz" dediler.
Onlara o zamanlar reisleri de olan Hufaf b. İma b. Rahada el-Gifari imamlık
yapıyordu. Kalanlar da: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Medine'ye geldiği zaman müslüman oluruz" demişlerdi.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Medine'ye geldiğinde kalanlar da Müslüman oldu. Eslem kabilesi
gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar ne üzerine
Müslüman oldularsa biz de aynısı üzerine Müslüman oluyoruz" dediler. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah Gifar kabilesini
bağışlasını Eslem kabilesini de selamete erdirsin'' diye dua etti.
Behz rivayetinde:
"Onlara İma b. Rahada imamlık yapıyordu" Ebu'nNadr rivayetinde ise:
"Onlara İma imamlık yapıyordu" ibaresi geçmiştir.
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
(2473) rivayet etti.
26896 (2)- Başka bir
kanalla bu hadisin aynısı nakledilmiştir.
[Sahih]
2. Abdullah b. Amr
- - (-)
26897 (1)- Abdullah b.
Amr der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Eba Zer kadar doğru
sözlü birini ne gökyüzü gölgelemiş, ne de yeryüzü taşımıştır'' buyurduğunu
işittim.
[Hasen]
Diğer tahric: Tirmizi
(4/346), İbn Mace (1/35) ve Dülabi, Kuna'da (1/146) rivayet ettiler.
26898 (2)- Abdullah b,
Amr'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ebu Zer
kadar doğru sözlü birini ne gökyüzü gölgelemiş, ne de yeryüzü taşımıştır"
buyurmuştur.
[Hasen]
26899 (3)- Abdullah b.
Amr b. el-As'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Ebu Zer kadar doğru sözlü birini ne gökyüzü gölgelemiş, ne de yeryüzü
taşımıştır'' buyurmuştur.
[Zayıf]
3. Şeddad b. Evs
- - (-)
26900- Şeddad b. Evs
bildiriyor: "Bazen Ebu Zer, Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katı
hükümlü bir söz söylediğini işitir ve ziyaret için kabilesine giderdi. Ancak
sonradan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı konuda ruhsat verir,
fakat Ebu Zer ruhsata yönelik bu hükmü duymadığı için katı olan ilk hükme bağlı
kalırdı."
[Hasen]
Diğer tahric: Taberani,
e/-Mu'cemu'l-kebir'de (7166) rivayet etti. Heysemi (694) der ki: "Hadisi
Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen İbn Lehia zayıftır.
Aynı hadisi Taberani de e/-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir."
4. Ebu Zer
- - (-)
26901 -Z Ebu'l-Esved
ed-Dili der ki: "Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabını
gördüm, ancak Ebu Zer'in benzerini görmüş değilim."
[Sahih]
5. Ebu'd-Derda
- - (-)
26902 (1)- Abdurrahman
b. Canın bildiriyor: Humus'ta Ebu'd-Derda'nın yanında birkaç gün misafir oldum.
Sonra eşeğime semerin vurulmasını söylediğimde Ebu'd-Derda: "Ben de
seninle gideceğim" dedi ve o da eşeğine semerin vurulmasını istedi. Birlikte
yol alıp Cabiye'ye ulaştığımızda bir gün öncesinde Muaviye ile birlikte Cuma
namazını kılan bir adamla karşılaştık. Adam bizi tanırken biz adamı
tanıyamadık. Adam olanları bize anlattı. Sonra: "Bir haberim daha var, ama
hoşunuza gitmeyeceği için size söylemek istemedim" deyince, Ebu'd-Derda:
"Sanırım Ebu Zer sürüldü" karşılığını verdi. Adam: "Vallahi öyle
oldu" deyince Ebu'd-Derda ile birlikte belki on defa istirca ettik.
Sonrasında Ebu'd-Derda
şöyle dedi: "İmtihan için kendilerine deve gönderilenlere denildiği gibi,
sen de onları gözet ve sabırlı ol.[Kamer 27] Şayet Ebu Zer'i yalanlıyorlarsa
ben onu yalanlayacak değilim. Onu itham ediyorlarsa ben itham edecek değilim.
Şayet ona oyun oynayacaklarsa ben bunu yapacak değilim. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kimselere güvenmezken Ebu Zer'e güvenir, kimselere sırrını
vermezken ona sırrını verirdi. Ebu'dDerda'nın canı elinde olanayemin olsun ki
Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun hakkında: ''Ebu Zer kadar doğru
sözlü birini ne gökyüzü gölgelemiş, ne de yeryüzü taşımıştır'' buyurduğunu
işitmişken Ebu Zer sağ elimi kesecek olsa dahi ona kızacak değilim."
[Hasen]
Diğer tahric: Tirmizi
5/669 (3802, "hasen ğarib"), İbn Mace 1/55 (156) ve İbn Hibban (s.
560, no. 2258) rivayet ettiler. Hakim (3/344) sahih olduğunu söylemiş, Zehebi
bu hükmünde onu onaylamıştır.
26903 (2)-
Ebu'd-Derda'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Ebu Zer kadar doğru sözlü birini ne gökyüzü gölgelemiş, ne de yeryüzü
taşımıştır'' buyurmuştur.
[Hasen]
6. Ebu Zer
- - (-)
26904 (1)- İbrahim b.
el-Eşter, babasından bildiriyor: Ebu Zer'in, Rebeze'de ölüm anı yaklaşınca,
karısı ağlamaya başladı. Ebu Zer: "Neden ağlıyorsun?" diye sorunca,
karısı: "Ağlıyorum, çünkü ne ölümünü engelleyebiliyorum, ne de sana kefen
olabilecek bir giysim bulunuyor" karşılığını verdi. Ebu Zer de dedi ki:
"Ağlama! Bir gün bir grupla Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
birlikteyken: ''İçinizden birisi çölde vefat edecek ve cenazesinde bir birkaç
mümin hazır bulunacaktır'' buyurduğunu işittim. Orada bulunanların her biri de
bir topluluğun veya kalabalığın bulunduğu bir mekanda öldü ve içlerinde benden
başka da kimse kalmadı. Ben de şu an çöldeyim ve öleceğim. Sen yolu gözle,
benim dediğim gibi olduğunu göreceksin. Zira vallahi ne yalan söyledim, ne de
bana yalan söylendi." Karısı ona: "Peki nasıl olacak, zira hac zamanı
da geçti" deyince, Ebu Zer: "Sen yolu gözle!" karşılığını verdi.
Kadın yolu gözlerken
uzaktan develeri üzerinde bir kafilenin gelmekte olduğu görüldü. Uzaktan kuş
gibi görünüyorlardı. Kafile gelip kadının yanında durdu ve: "Neyin
var?" diye sordular. Kadın: "Bir müslümanı kefenleyip sevabını alır
mısınız?" dedi. Kafile: "Kim o?" diye sorunca, kadın: "Ebu
Zer" dedi. Bunun üzerine kafile, anamız babamız ona feda olsun diyerek
kamçılarını bineklerinin boyunlarına astılar ve aceleyle Ebu Zer'in yanına
geldiler. Ebu Zer onları görünce şöyle dedi: "Size müjdeler olsun! Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bahsettiği kişiler sizlersiniz! Müjdeler
olsun! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Herhangi iki müslümanın
iki veya üç çocuğu ölür de karşıfığmı Allah'tan bekleyerek sabrederlerse hiçbir
zaman cehennem ateşini görmezler'' buyurduğunu işittim. Şu an ise işte
gördüğünüz gibiyim. Eğer bana kefen olacak büyüklükte bir giysim olsaydı, ondan
başkasıyla kefenlenmezdim. Allah aşkına, içinizden yönetici veya bilirkişi ya
da postacı (elçi) olan kişi beni kefenlemesin."
Ancak Ensar'dan olan bir
genç hariç orada olanların hepsi bu sıfatlardan birini taşıyordu. Genç:
"Aradığın kişi benim. Heybemde annemin bana eğirip diktiği iki giysim ile
üzerimdeki elbiseler var" deyince, Ebu Zer: "Aradığım kişi sensin!
Beni sen kefenle!" karşılığını verdi.
[Sahih]
Diğer tahric: İbn Hibban
(s. 560, no. 2260) rivayet etti. Münzirı (4/220): "Ravileri Sahih'in
ravileridir" demiştir.
26905 (2)- İbrahim b.
el-Eşter, babasından bildiriyor: Ebu Zer'in vefat anı gelince karısı ümmü Zer
ağlamaya başladı. Ebu Zer: "Neden ağlıyorsun?" diye sorunca, ümmü
Zer: "Çölün ortasında öleceksin! Tek başıma seni defnedemem ve sana kefen
olacak bir giysim de yokken nasıl ağlamayayım?" karşılığını verdi. Bunun
üzerine Ebu Zer şöyle dedi: "Ağlama, sevin! Zira Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Herhangi iki müslümanın iki veya üç çocuğu ölür de karşıfığını
Allah'tan bekleyerek sabrederlerse hiçbir zaman cehennem ateşini görmezler''
buyurduğunu işittim. Yine: ''İçinizden birisi çölde vefat edecek ve cenazesinde
bir birkaç mümin hazır bulunacaktır'' buyurduğunu işittim. Orada bulunanların
her biri de bir köyde veya kalabalığın bulunduğu bir yerde öldüler. Çölde
ölecek olan kişi de benim. Vallahi ne yalan söyledim, ne de bana yalan
söylendi."
[Sahih]
7. Ebu Zer
- - (-)
26906- Muaviye'nin
kapıcısı Kanber anlatıyor: Ebu Zer, Muaviye'ye çok ağır laflar ederdi. Muaviye
onu Ubade b. es-Samit, Ebu'd-Derda, Amr b. elAs ve ümmü Haram'a şikayet ederek:
"Siz de onun gibi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında bulundunuz
ve onun gördüklerini gördünüz. Şayet karşılaşırsanız onunla konuşun" dedi.
Sonra haber gönderip Ebu Zer'i yanına çağırdı. Gelince de onunla konuştular.
Ebu Zer şöyle dedi: "Sen ey Ebu'l-Velid (Ubade b. es-Samit)! Benden önce
müslüman oldun, benden hem büyük hem de üstünsün. Ancak seni böylesi bir
mecliste görmek istemezdim. Sen Ey Ebu'd-Derda! Neredeyse Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettikten sonra müslüman olacaktm. Ama yine
de salih müslümanlardan biri oldun. Sen ey Amr b. el-As! Sen ki Resulullah'la
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte cihad ettin. Sen ey ümmü Haram! Sen bir
kadınsın ve akIm da kadın aklıdır. Senin bu işle sen ilgin olabilir?"
Bunun üzerine Ubade: "Artık böylesi bir mecliste hiç oturmasam da
olur" dedi.
[Sahih]
Heysemi (13084) der ki:
"Hadisi Ahmed rivayet etmiştir. Senedinde Muaviye'nin kapıcısı Kanber
vardır ki İbn Ebi Hatim onu zikretmiş; ancak güvenilir görmemiş, cerh de
etmemiştir. Kalan ravileri güvenilir ravilerdir."
106- Ebu Zeyd
el-Ensari (Amr b. Ahtab)
1. Ebu Zeyd
- - (-)
26907 (1)- Ebu Zeyd
el-Ensari der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana:
"Yanıma yaklaŞ'1
buyurdu. Yaklaştığımda eliyle başımı ve sakallarımı okşadı ve: ''Allahım! Onu
güzelleştir ve güzelliğini daim eyle'' diye dua etti.
Ravi ilba der ki:
"Ebu Zeyd, yüz küsur yıl yaşadı. Sakalında basit bir şey dışında hiç beyaz
yoktu. Temiz bir yüzü vardı ve ölene kadar yüzünde kırışıklık görülmedi."
[Hasen]
Diğer tahric: Bu kanalla
Tirmizi (3629) rivayet etti.
26908 (2)- Amr b. Ahtab
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su isteyince ona bir kapta su
getirdim. Ancak içinde bir kılolduğunu görünce onu çekip öyle verdim. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Allahım! Onu
güzelleştir!'' diye dua etti.
Ravi Ebu Nehik der ki:
"Amr'ı doksan üç yaşındayken gördüm. Saçında ve sakalında bir tane bile
beyaz tel yoktu."
[Sahih]
26909 (3)- Ebu Zeyd Amr
b. Ahtab el-Ensari der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su
isteyince ona bir tas su getirdim. Ancak tasın içinde bir kıl olduğunu görünce
onu çekip öyle verdim. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana:
''Allahım! Onu güzelleştir!'' diye dua etti.
Ravi Ebu Nehik der ki:
"Amr'ı doksan dört yaşındayken gördüm.
Sakallarında bir tane
bile beyaz tel yoktu."
[Sahih]
26910 (4)- Ebu Zeyd b.
Ahtab der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''Allah seni
güzelleştirsin'' diye dua etti.
[Hasen]
26911 (5)- İlba b. Ahmer
bildiriyor: "Ebu Zeyd'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) onun yüzüne elini sürmüş ve güzel olması için dua etmiştir. Yine
birden fazla kişinin bana bildirdiğine göre Ebu Zeyd yüz küsur yaşındayken bile
başındaki basit bir şey dışında saç ve sakalları hala siyahtı."
[Hasen]
2. Ebu Zeyd
- - (-)
26912- Ebu Zeyd der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte on üç savaşta
savaştım."
[Sahih]
Diğer tahric: Taberani,
el-Mu'cemu'l-kebir' de (17/50) rivayet etti. Heysemi (16018) der ki:
"Taberani rivayet etti. Temim b. Huvays dışındaki ravileri Sahih'in
ravileridir. O da güvenilirdir."
Şu'be der ki: "Ebu
Zeyd, (muhaddis) Azra (b. Sabit)'in dedesidir."